Kendini sabırsız olarak tanımlar mısın? Ya da gergin? Bir şeylerin gerçekleşmesi için üç dakikadan fazla beklemen mümkün değil mi? Gecikmeden ve yavaş olan şeylerden rahatsız mı oluyorsun? Eğer bunlara cevabın evet ise bizden güzel bir haber var.
Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nin sabrı arttırmaya yardımcı olabilecek, aile ve arkadaşları daha katlanıcı kılabilecek, beynin sabrın zorlayıcı durumlarını nasıl değiştirdiğini keşfeden yeni araştırmaları var. Görünüşe göre de anahtar sadece aktif bir hayal gücü…
Psikolojik terimlerle sabır ‘hüsran, sıkıntı veya ıstırap karşısında sakin bir şekilde bekleme eğilimi’ olarak tanımlanmaktadır (kaynak). Bu bekleme olayı hemen hemen herkes için anlaşılır derecede zor olsa da, ne yazık ki bazılarımız diğerlerinden daha az yeteneklidir. Bu talihsiz bir durumdur, çünkü araştırmaya göre mutlu bir yaşam sürdürebilmek için biraz sabırlı olmak gerekir. Sabırlı olmak hedeflere ulaşmana yardımcı olur ve ulaştığın zaman ise gerçek anlamda tatmin olmanı sağlar. ‘Sabır bir erdemdir’ diyerek kendini telkin etmeye çalışabilirsin ama çok başarılı olmayabilir. Neyse ki, yeni araştırmalarla sabır eksikliği olan insanların bu davranışlarının önüne geçilmesi hedefleniyor.
İlgini çekebilir…
Stres ile başa çıkma: 30 saniyeden kısa metotlar
Sinirlendiğinde vücuduna neler olur?
Geleceğin bizi daha sabırlı yapacağını hayal et.
Genellikle sabırlı olmayı bir tür irade gücü olarak görürüz; ama bu irade gücünün denklemin sadece bir parçası olduğu ortaya çıkıyor. Bu yeni araştırma çerçevesinde, sadece sabırlı olarak istenilen güzel bir gelecekle ödüllendirmenin yanı sıra, aynı zamanda, katlandıklarımızın, yani sabırlı olduklarımızın sonuçlarını ve bunun bizim için nasıl olacağını öngörmekle alakalı olduğu ortaya çıktı. Daha basit bir anlatışla, her şeyin güzel olacağı düşüncesinin yanı sıra, hayal gücümüzü kullanarak daha detaylı bir şekilde bütün sonuçları görmemizdir.
Beyinde kontrolün nasıl çalıştığı hakkında biraz bilgi sahibiyiz (ancak, kendi kendini kontrol etmenin süregelen bir kaynak mı, yoksa sadece düşünmemize mi dair olduğu konusunda devam eden bir tartışma olsa da), ancak hayal gücü ve bunun seçimler üzerindeki etkisi biraz daha zorlayıcıdır. California Üniversitesi araştırmasının yapısı, hayallerimizi ön plana çıkarmak üzerine kurulmuştu ve araştırmacılar bunu akıllıca bir hile kullanarak gerçekleştirdiler.
İnsanlara sıra ile (ilk A, sonra B) bir şeyler önermeniz halinde, sonuçların tek bir seçenek olarak (A ya da B) olduğunu düşündüklerinden, nihai sonucu resmetmeleri ve ona bağlı kalmaları daha olasıdır. Araştırmacılar kişilere ‘Yarın 100$ alacaksın ve 30 gün boyunca hiç para alamayacaksın ya da yarın hiç para alamayacaksın ve 30 günde toplam 120$ alacaksın. Hangisini seçersin’ diye sorduklarında çoğu kişi 120$’ı seçmiş. Aynı şekilde bu aynı soru ‘Yarın 100$ mı yoksa 30 gün boyunca toplam 120$ mı?’ olarak kişilere yönelttiğinde 100$ seçenlerin sayısı daha çok çıkmış.
Bunlar arasındaki fark aslında sadece nasıl tasarlanmış olduklarıdır. İnsanlar farklı yaklaşımlarda bulunmuştur ve eğer bu sorular sıralı yerine anlatımlı bir şekilde gitmiş olsaydı çoğu her ikisi için de 120$’ı tercih ederlerdi. Peki neden?
İnsanlar anlatımı yani sıralı giden şeyleri severler. Araştırma, öykülerin bizi motive ettiğini, anlamları sayesinde bizi yatırım için cesaretlendirdiği, daha fazla iş birliğine ve olumlu düşüncelere teşvik ettiğini gösteriyor.
Evde kendi kendine yapabilirsin.
Bir çok nörolojik araştırmanın aksine, bu araştırmayı normal kişiler kendi evlerinde yapabilirler. Aslına bakılırsa birçok olaya uyarlanabilir ve de oldukça kolaydır. Örneklerden devam edelim;
-
Şimdi içki içmek ve yarın sabah akşamdan kalma bir şekilde mi uyanmak isterim, yoksa içki içmeyip yarın normal bir şekilde mi uyanmak isterim?
-
iPhone satın almak için bu çılgın kuyrukta bekleyim ve alayım mı, yoksa arkadaşlarımla eğlenmeye gideyim ve iPhone’ı almayayım mı?
FRAPANY 